Hobi çeşitliliğinde üstüme yoktur:))) Şimdilik kategorilerimde gördüğünüz kadar. Daha da çoğaltmaya çalışıyorum. Hepsi amatörcedir ve öğrenme kaynağım internettir. Dünya gözüyle, yaparken zevk aldığım her el işini denemek istiyorum.Her el işini sanata dönüştüremem ama ucundan azıcık tadına bakar keyfini çıkarırım. Bu da bana yeter.

6 Kasım 2017 Pazartesi

BİR YAZ DAHA BÖYLE BİTTİ

   Uzun zamandır yazmadığım için yazdıklarımın blogcuların pek ilgisini çekmeyeceğini biliyorum. Bu yazdıklarım daha ziyade kendime geçmişi hatırlatma notları. Annem ve teyzelerim hep Alzheimer oldukları için bende de böyle bir beklenti var. Olur da bazı şeyleri uınutursam okurum diyorum ama bunları buraya yazdığımı da unutacağım için boşa çaba :) Çocuklarım da beni dikkatle takip ediyorlar. Ne zaman ''ay ne diyecektim yaa...'' desem kızımın ödü patlıyor :)
   Bu yaz büyük hevesle başladığım Sanat Sokağı'nda stand açma maceram kazanç açısından fiyaskoyla sonuçlandı. Gelirimi giderimi kaydettim ve kapanışı kafa kafaya yaptım. Bunun benim acemiliğimle, saflığımla çok ilgisi var. Diğer insanlar senelerdir bu işi yapıyorlarmış ve hem turistleri iyi tanımışlar hem de nelerin satılabileceğini öğrenmişler. Ortada sanat namına bir şey kalmamış. Çin malları gırla gidiyor. Hazır alınmış şeyleri alıp burada satmayı kendime yakıştıramadım. İlk kanaatim keşke bu sokağın adı ''İşportacılar Sokağı'' olsaymış oldu. Zira turistler 10TL den pahalı şeylere asla para vermiyorlar. Benim maksadım nazarlıklarımı satmaktı. . Sadece küçüklerinden 3 tane, orta boylardan da 2 tane satabildim. Onlar da sanat sayılmaz ama bu kadar kötü olacağını hiç beklememiştim. Evdekiler azalsın dedim ama orada ürünlerimin sadece yarısını satabildim. Kalanlar yine eve dönecek :) Satılabilsin diye ve orada boş boş oturmayayım diye basit takılar yaptım, kına dövmesi yaptım, Yün melek bile yaptım :) Son günlerde de akraba-i tallukata dağıttığım hediyelerin haddi hesabı yok :)
   Bütün bu duruma rağmen orada çok güzel vakit geçirdim. Bir çok arkadaş tanıdım. Bana hergün yapılacak bir faaliyet oldu. En azından hergün evden çıktım. Eski arkadaşlarımdan bazıları da gelip beni orada buldular. Facebook'ta paylaştıklarımın dışında da bir çok arkadaşım geldi sağolsunlar. Ayrıca yakındaki otellerden ve restoranlardan gelen müzik sesleriyle epey eğlendik :)












   Git gide takı anlayışımın da, yapabildiğim işlerin de gerilediğini fark ediyorum. Yerine başka bir meşguliyet bulabilsem bırakacağım artık. Etsy de tek tip satış yapıp Candy Crush oynamakla yetinsem daha iyi olacak galiba :)
     Zaten meşguliyetin en güzeli ayağıma geldi :) Kızım Marmaris'e yerleşti. Son 20 günümüz onlara yerleşirlerken yardım etmekle geçti. Yardım deyince. çocuğa bakıyorum ve onlara yemek yapıp mutfak işlerinde yardım ediyorum. Çocuğa bakmak harika bir şey. Öyle neşeli ve oyuncu bir bebek ki bir dakika gözümü ayıramıyorum. Hayatta attığım en içten kahkahaları attırıyor bana. Gülmekten yanaklarım ağrıyor. Nasıl güzel bir şeymiş meğer torun :) Kuzguna yavrusu şahin görünürmüş, bizimki de sanki dünyanın en güzel bebeği. Bir ''annanii'' demesi var, öl :) Yürüdü de kerata. Anne babası resmini koydurtmuyorlar yoksa ben kaplarım her yeri onun resimleriyle :)
   Facebook'a alışalı burayı ihmal ettim ama, genel olarak neşeli bir insan olduğum için orada eğlendirici şeyler buluyorum. Bazıları memleket meseleleri yüzünden benim gibi paylaşım yapanları tenkit ediyor ama aldırmıyorum. Ben de haber dinliyorum. Olandan bitenden gayet haberdarım ama ömrümü içimi karartarak geçirecek değilim. Üzüldüğüm şeyler yok mu? Fazlasıyla var ama onları paylaşacağım ortam orası değil. Orada tahammül edemediğim tek şey hayvanlara yapılan eziyetlerle ilgili paylaşımlar. Bakamıyorum, içim kaldırmıyor.
    Bu yazı da böylece geçirdik. Sağlık sorunlarıma hiç girmiyorum. Yaşlılık hastalıkları iyiden iyiye başladı. Korkarım hızla çöküyorum. Koro ve hareketlilik beni biraz canlı tutuyor. Bırakıversem işler sarpa saracak :) Bedenim ''ihtiyarlamış'' ama ruhum ''genç'' :)